Çocuğum Neden Kekeliyor?

  • 21 Kasım 2021
  • 931

Kekemelik

İnsan, her şeyden önce sosyal bir varlıktır. Konuşmak, dil aracılığıyla bu sosyal etkileşim için en yaygın kullanılan sesli ifade aracıdır. Konuşma bozuklukları, akıcılık bozuklukları ve artikülasyon bozukluklarından oluşmaktadır. İletişimin aksadığı durumlardan en sık karşılaşılan bozukluk ise, akıcı konuşma bozukluklarından kekemelik olmaktadır. 

Kekemelik, konuşma esnasında takılmaların, uzatmaların, duraklamaların ve tekrarların olduğu, etkili iletişim kurma kapasitesini etkileyen bir bozukluktur. Konuşmada akıcılık yönünden problemler mevcuttur. Ayrıca konuşma esnasında vurgu, hız, ses tonu, yüz ifadesi ve duruşta değişiklikler görülebilmektedir. Hem kişi hem de çevresindekiler tarafından fark edilebilen bu durum konuşmanın tamamını etkileyebilmektedir. Kişi bazen söyleyemediği sözcüklerden kaçınarak dolaylı yoldan başka sözcükler kullanmaya çalışabilir, konuşma esnasında fiziksel bir gerginlik meydana gelebilir. 

Wingate’e göre kekemelik; sözel ifadenin akıcılığında, seslerin ve hecelerin istem dışı, duyulabilen ya da duyulamayan yinelemeler ve uzatmalar biçiminde sık, fark edilebilir, ancak kontrol edilemeyecek biçimde kesintiye uğramasıdır. Ayrıca bazen kekemeliğe heyecan, sıkıntı, kaygı, korku, sinirlilik gibi olumsuz duygular eşlik edebilmektedir.

Tüm yaşlarda görülebilmekle beraber çoğunlukla dil gelişiminin ve konuşma becerilerinin kazanılmaya başlandığı 2 yaş ile 7 yaş aralığında görülmektedir.

Kekemeliğin Nedenleri

Kekemelik, tek bir nedene bağlanmamaktadır. Çok faktörlü etmenlerin farklı düzey ve kombinasyonlarıyla ortaya çıkardığı bir tablo olarak yorumlanabilmektedir. Bu etmenler; genetik, bilişsel özellikler, motor beceriler, dilsel özellikler, nörolojik gelişim ve çevresel faktörlerdir. Sırayla bakacak olursak;

Genetik etmen; kekeleyen kişilerin genellikle akrabalarında kekemelik hikayesi mevcuttur. 

Nörolojik etmen; kekeleyen kişilerin beyin yapılarında ve işleyişinde farklılıkların mevcut olduğu nöro-görüntüleme teknikleri ile gösterilmiştir.

Motor temelli etmen; kekeleyen kişilerin konuşma organı olan dil ile ilgili motor planlamasında zorluk yaşadıkları belirtilmektedir.

Bilişsel etmen; kekeleyen kişiler dikkat, planlama, algı, çalışma belleği, esneklik gibi bilişsel işlevlerde zorluklar yaşayabilmektedir. 

Dilsel etmen; öncelikle dil gelişiminin hızlandığı ve yoğunlaştığı 2-4 yaş aralığında gelişimsel kekemelik ortaya çıkmaktadır. Bu durum kekemeliğin, dil planlama ve üretimiyle ilgili zorluk sebebiyle olduğunun ipucudur. Yetersiz dil kapasitesi ile karşılanamayan bireysel veya çevresel talepler, dil ile ilgili senkronizasyon problemleri, cümle planlama ve dikkat süreçlerinde eksiklikler gibi birçok faktör mevcuttur.

•Duygusal etmenler ve mizaç; kekeleyen çocukların, kekelemeyenlere göre duygusal anlamda daha hassas ve tepkisel oldukları, olumsuz duygularının daha yoğun, duygu kontrollerinin daha zayıf ve esneklik düzeylerinin daha düşük olduğu görülmüştür. Ayrıca kaygı seviyeleri yüksek, mükemmeliyetçi ve çekingen özellikler gösteren, dürtüsellik problemleri yaşayan çocuklarda kekemelik daha yoğun görülebilmektedir.

Dolayısıyla günümüzde kekemelik tek bir kökenle açıklanmamaktadır. Yapılan araştırmalar tarafından ebeveynlerin bu durumda doğrudan etkili olmadıkları da gösterilmiştir. Ayrıca cinsiyet olarak bakıldığında erkeklerde, kadınlara oranla daha fazla kekemelik görülmektedir. Kişilerin karşılaştıkları ani korkular, gerilimler ve baskılar, aile içi sıkıntılar veya aileden birinin ölümü, var olan kekemelik alt yapısını ortaya çıkararak kekemeliğe yol açabilmektedir.

Kekemelik ve Yaşama Etkisi

Kekemelik, kekeme kişi ve çevresi tarafından en çok fark edilen ve görünür olan konuşma bozukluğudur. Bu durum sosyal iletişimi ve okul başarısını etkileyebilmektedir.

Sosyal yaşamda, toplum için sözel iletişim oldukça önemlidir. Karşımızdaki kişiler kendimizi ifade ederken rahat, akıcı ve anlaşılır olmamızı beklemektedir. Kekemelik ise, kekeme olan kişide sosyal dezavantajlar yaratır. Bu dezavantajların, duygusal yönden de olumsuz etkileri mevcuttur.

Kekemelik yaşayan bireyler, konuşmalarının hangi zamanlarda akıcı olacağını ve kekemeliğin hangi zamanlarda ortaya çıkacağını tahmin edemeyebilirler. Bu yüzden kaygı meydana gelebilmektedir. Kekeme çocuklarda kişisel ve toplumsal beklentileri karşılayamamanın yaratabileceği hayal kırıklığı, içe kapanma, utanma ve kızgınlık görülebilir. Bu durum sonucunda kendilerine dair olumsuz atıfları oluşmakta, benlik imajlarına zarar vermektedirler.

Ayrıca kekemelik; sosyal fobiye, anksiyeteye, olumsuz benlik algısına, yaşam kalitesinde düşüşe ve kronik iletişim bozukluğuna sebebiyet verebilmektedir. Yani kekemelik birçok problem sonucunda meydana gelebilirken, getireceği yaşamsal zorluklar ile birçok problemin de nedeni olabilmektedir.

Kekemelik Tedavisi 

Kekemeliğin tedavisi için bu bozukluğun oluşumunda etkili olan faktörlerin üzerinde durulmalıdır. Bu faktörler incelendikten sonra uygun bir planlama oluşturulmalıdır. Erken müdahale ile farmakolojik yaklaşımlar, konuşma terapisi gibi tedavi yöntemleri olumlu gidişata katkı sağlamaktadır. 

•Kekemeliğin tedavisinde psikolojik destek, sürece eşlik etmelidir. Ruhsal tedavide kekemeliğin psikolojik nedenleri ve sonuçları ele alınır. Çocuğun özgüvenini, konuşma cesaretini ve iletişim gücünü destekleyeceği düşünülmektedir.

•Fiziksel durumların tespiti yapılarak giderilmesi için adım atılmalı, nörolojik sorunların da tedavisi için yönlendirme yapılmalıdır.

•Doğru solunum çalışmalarının yeri önemlidir. Bu çalışma vücuttaki tüm sinirlerin rahatlamasını, gerginliğin azalmasını sağlamaktadır. Ayrıca kaygı, stres durumlarında kullanılarak vücutta oluşan sinyallerin dengelenmesi sağlanabilir. 

•Solunum ve diyafram çalışmalarından sonra kişinin, önce heceler, sonra kelimeler ve kelimelerin birleştirilmesi gibi Türkçedeki dil sistemi ile ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Kelimelerin hece seslendirilmelerinde her hece baskın bir şekilde söyletilmeye çalışıldığından kişinin vurgu algısında değişim gerçekleşecektir. Sonrasında da özellikle son hecelerin daha baskın söyleneceği bilinci de yaratılmalıdır.

Uzman, çocuğun çevresiyle uyum bir şekilde çalışarak her yönden tanımaya çalışmalıdır. Kekemeliğin tedavisinde organize bir çalışma yapılmalıdır. Dolayısıyla onu telkin edecek, rahatlatacak, destekleyecek ortamların varlığı önemsenmektedir.

Ebeveynlere Öneriler

•Kekemeliğin tedavisinde aile desteğinin yeri çok önemlidir ve burada çocuğu en besleyici şey, sevgi dilidir. 

•Çocuğun gelişimi için ortamın uygunluğuna dikkat edilmeli, sağlıklı bir ortam yaratılmalıdır. Kekemeliği tetikleyebilen, artırabilen bir faktör olan gergin ortamların çocuğa yansıtılmadan çözümlenmesi daha sağlıklı olacaktır. 

•Konuşma sırasında duraksayan ya da kelime arayışına giren çocuğu, sabırlı bir yaklaşımla dinlemek ve konuşmasının bitmesini beklemek gerekmektedir. Çocuk duraksadığında, teklediğinde veya tekrara girdiğinde cümleleri onun yerine tamamlanmamalıdır. Kendi cümlelerini başlatmasına ve bitirmesine izin verilmelidir.

•Konuşma esnasında çocuğun hizasına gelmek ve göz teması kurmak çok önemlidir, onu dinlediğinizin en güzel göstergesidir. 

•Çocuğun yaşadığı kekemelik problemi hakkında başkalarını yanında konuşmamak gerekir. Bu durum, ilgi çektiğini düşünen bir çocuğun daha fazla kekemelik geliştirmesine ortam hazırlayabilirken başka bir açıdan da çocuğun benlik imajına zarar vererek öz-saygısını azaltabilmektedir. 

•Çocukla dalga geçmenin, üstesinden bu şekilde geleceğini düşünerek onu konuşmaya zorlamanın kekemelik üzerindeki olumsuz etkisi oldukça fazladır. Akran ilişkilerinde de dalga geçilmesinin önüne geçilmeli, bunun için okula giden bir çocuksa öğretmenden destek alınmalıdır. Geçici bir durum olabileceği, desteğe ihtiyacın olduğu ve bu desteği sağlamak adına nasıl davranılması gerektiğine yönelik bir eğitim düzenlenmesi yararlı olacaktır. 

Aynı zamanda toplumun kekemelik üzerine daha fazla bilgi sahibi olacağı programlar önerilmektedir. Konuyla ilgili uzmanlarımızdan daha fazla bilgi ve destek alabilirsiniz. 

 

Kaynakça:

Avcı, A., Uğuz, Ş. ve Toros, F. (2002). Çocuklarda kekemelik: Karşılaştırmalı bir izlence çalışması. Klinik Psikiyatri Dergisi, 5(1), 16-21. 

Cenkseven, F. (2000). Kekemelik üzerine. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 6(6), 37-48

Erdem, İ. (2013). Konuşma eğitimi esnasında karşılaşılan konuşma bozuklukları ve bunları düzeltme yolları. Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 11, 415-452.

 

Önceki Yazı
Okul Öncesi Eğitime Farklı...
Sonraki Yazı
Çocuğum Neden Tırnak Yiyor?