- 21 Kasım 2021
- 1730
Erken çocukluk eğitiminde Waldorf yaklaşımı, 1919 yılında Rudolf Stanier tarafından geliştirilmiştir. Günümüzde en hızlı büyüyen eğitim modellerinden biridir. Waldorf eğitim modelinin tüm dünyada yaygın olmasının en önemli sebebi, müfredat temelinin tüm ülke kültürlerine uyarlanabilir nitelikte olmasıdır. Çin’den Güney Amerika’ya kadar birçok ülke ve kıtada faaliyetlerine şahit olabilirsiniz.
Steiner Waldorf eğitim modeli, çocukluğun doğasına saygı duymayı temel prensip edinmiştir. Bunun yanında, güvenli ve telaşsız bir ortam oluşturmanın çocukların sosyal, duygusal ve bilişsel alandaki gelişimine katkısı görülmüş ve çocuklar için böyle ortamlar oluşturulmaktadır.
Müfredat doğrultusunda öğretmenler de bu konularda eğitim alarak, Waldorf okullarında eğitim verebilirler. Alınan bu eğitimler öğretmenlere, çocukların yaratıcı drama alanında nasıl gelişecekleri, araştırma ve sorgulama alanında içsel motivasyona ulaşmaları noktasında desteklenmeleri gibi alanlarda çalışırlar. Ayrıca, öğretmenlerin çocuklar üzerindeki rol model etkisini de fark eden yaklaşım ile öğretmen – çocuk ilişkisinin geliştirilmesi de ön plandadır.
Öğrenme deneyimi, okuldaki günlük hayata ve sanat aktivitelerine entegre edilmiştir. Bu nedenle, okul ortamının çocukların ilgisini çekecek, oyun kurabilecekleri, yaratıcılıklarını destekleyecek ve doğal malzemelerden oluşması önemlidir.
Ayrıca müfredatın haftalık ve günlük olarak tekrar eden program yapısı vardır. Çocukların aşina oldukları düzende, stres olmadan güvenli hissederek yeni becerileri elde etmeleri desteklenir. Okul ortamında doğaya ve birbirine karşı saygı duyulması temel öğretilerden olduğu için, çocukların da bu şekilde davrandığı gözlenir. Sözlü edebiyat, hikâye anlatımı, kukla, müzik ve hareket etkinlikleri, ritim ve müzik etkinlikleri sayesinde çocuklarını hafıza ve hayal gücü gelişir.
Evsel Aktiviteler
Bu tür aktiviteler, çocukların birçok gelişim alanını desteklemektedir. Örneğin sınıfta ekmek yapmak, Waldorf sınıflarında yaygın bir etkinliktir. Hamur yoğurma, malzemeleri ekleme ve sonucunda ekmeğe ulaşma ile çocuklarda bütünsel bir eğlence üretimi gerçekleşir. Ekmek yapımı için de aslında her şeyin başından başlanır. Buğday tohumunu büyütürler, hasat ederler, ayıklayıp harmanlayarak un haline getirirler. Pişirip yediklerinde de bu sürecin tümüne şahitlik etmiş olurlar. Bu etkinliği haftanın belirli günlerinde tekrarladıkları için sürece hâkim olurlar. Bu sayede etkinliklere katılmaya da istekli olurlar.
Toz alma gibi işler de sınıfta yapılan etkinliklerdendir. Bu süreçte çocuklar toz nereden geliyor, nereye gidiyor gibi sorularla beyin fırtınası yaparlar ve başlangıç ve sonuçtaki değişimleri gördükçe mutlu olurlar.
Sınıfı dekore etme, bahçedeki bitkileri sulama gibi etkinliler de yapılan etkinlikler arasındadır. Bu sayede çocuklar, kendi başlarına yaşamak için çeşitli beceriler elde edebilirler ve kişisel gelişimleri konusunda da yol kat edebilirler.
Mevsim Masası
Waldorf yaklaşımında dönemsel ve tekrar eden olaylar önemli olduğu için mevsim masası okullarda uygulanmaktadır. Sınıfın görünen bir noktasına, o anki mevsimi temsil eden materyallerle donatılmış bir masa düzenlenir. Örneğin kış mevsimi için beyaz renkler ağırlık olabilir, kardan adam, kar tanesi gibi figürlerle süslenebilir. Bu masa her mevsimde değiştiğinde, çocuklar yıl içindeki değişimlerin farkına varır. Ayrıca mevsimlere hâkim renkler kavranır, örneğin yaz için sarı ya da açık yeşil ağırlıklı materyaller eklenebilir. Dolayısıyla, doğayı anlama yolunda ilk adımlar atılmış olur.
Aile İş Birliği
Eğitimde okul ve aile iş birliğinin önemi çeşitli araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Evde mutlu ve sakin bir hayat tarzının benimsenmesi ve okulda da bu şekilde devam etmek Waldorf yaklaşımında çok önemlidir. Bu bağlantının sağlanması için bakım veren kişiler ile çocukların okulda çeşitli etkinlikler yapılması için belirli günler vardır. Sanat atölyeleri örnek olarak gösterilebilir.
Sonuç olarak Waldorf yaklaşımı, görüldüğü üzere klasik bir erken çocukluk eğitiminden farklı özelliklere sahip bir müfredat çeşididir. Özellikle bu alanda eğitim almış öğretmenlerin olması, müfredatın sürdürülebilirliğini artırmaktadır. Daha sakin ve doğal yaşamı savunan aileler için alternatif bir yaklaşım olarak incelenebilir.