Çocuklara İkinci Dil Nasıl Öğretilir?

  • 17 Nisan 2022
  • 1040

Hayatın ilk üç yılı beynin yeniliklere ve gelişime en açık olduğu ve dil öğreniminin en hızlı gerçekleştiği dönemdir. Birçok ebeveyn, bu dönemi çocuklarına ikinci bir dil öğreterek değerlendirmek istemekle birlikte ikinci bir dil öğrenmenin çocuğu nasıl etkileyeceğine dair kafalarında soru işaretleri olabilir. 

Ebeveynlerin merak ettiği ilk konu ikinci dil öğrenmenin çocuğun kafasını karıştırıp karıştırmayacağı. Yakın tarihte yapılan araştırmalar çocukların bu konuda bir kafa karışıklığı yaşamadığını gösteriyor. Hayatlarının ilk döneminden itibaren etraflarında konuşulan dile duyarlı olan bebekler kısa bir süre içerisinde kadın-erkek, kaba-kibar ve kızgın-neşeli gibi konuşma tarzı farklılıklarını ayırt edebiliyor. Çift dilli yetiştirilen çocuklar için de fonetik olarak farklı olan bu dil arasındaki farkı anlamak kafa karıştırıcı olmuyor.

Bir diğer konu ise, çocukların bu dilleri karıştırıp karıştırmayacağı. Uzmanlar, çift dilli yetişkinler gibi çift dilli çocukların da bir dilde konuşurken aralarda diğer dilden kelimeler kullanabileceğini söylüyor. Dilbilimciler bu duruma “dil kaydırma” (code-switching) diyor ve bu durum kafa karışıklığı yaşandığını değil, çocuğun kullanacağı kelimeyi daha doğru seçmeye çalıştığını gösteriyor.

Ayrıca son zamanlarda yapılan çalışmalar çocuğun ikinci bir dil öğrenmesinin birçok açıdan yarar sağladığını gösteriyor. Çift dilli çocuklarla yapılan araştırmalar bu çocukların yetişkinlik dönemlerine geldiklerinde daha açık görüşlü, anlayışlı, daha iyi iş olanaklarına sahip bireyler olduklarını gösteriyor. 

Çift dilli çocukların ileride yeni bir dil öğrenmesi daha kolay oluyor. İki dilli bir şekilde yetiştirilmenin bilişsel katkıları da mevcut; araştırmalar çift dilli çocuklarda  odaklanma yetisi ve karar verme mekanizmasının daha gelişmiş olduğunu gösteriyor. Craick’in yürüttüğü şaşırtıcı çalışma ise hayatlarının erken döneminde ikinci bir dil öğrenmiş insanların Alzheimer hastalığına yakalandıkları ortalama yaşın, tek dil bilen insanlardan daha geç olduğunu gözler önüne seriyor. Bunun nedeni olarak da çift dil öğrenmenin beyin plastisitesini güçlendirmesi gösteriliyor.

Çocuklarına ikinci bir dil öğretmek isteyen ebeveynlerin unutmaması gereken noktalardan biri, dil öğrenimi için en önemli şey o dile maruz kalma ve iletişim kurabilmek için o dile ihtiyaç duyma hissidir. Yani eğer çocuğun çevresinde belirli bir dili sürekli konuşan birileri varsa ve çocuk o kişilerle iletişim kurmak için kullandıkları dile ihtiyaç duyarsa o dili öğrenebilir. Bu yüzden ebeveynlerin sık sık çocukla yeni dilde konuşması ve çocuğu da konuşmaya teşvik etmesi gerekir.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer durum ise çocuğun öğrenilen diller arasında bir önem farkı olduğunu düşünmesinin önüne geçmek. Mesela, ebeveyn çocukla beraber günde sadece 1 saat İngilizce aktiviteler yapıp geri kalan zamanda Türkçe konuşursa çocuk bu yeni dilin ana dilden daha “önemsiz” olduğunu yani yeni dile ihtiyaç duymadan isteklerini anlatabileceğini düşünür; bu durumda dil öğrenimini aksatır. Ebeveynler için ev içerisinde sürekli İngilizce (veya öğrenilen başka bir dilde) konuşmak bazen yorucu olsa da çocuğu öğrenmeye ve konuşmaya teşvik etmek için bu yeni dili kullanmadaki istikrar önemlidir.

Uzmanlar, çocukların ikinci dil öğrenimlerinde en çok “Bir Ebeveyn - Bir Dil” (one parent- one language) metodunu öneriyor. Bu metodun dil öğrenimine yaklaşımı şöyle: Ev içerisinde bir ebeveyn bir dili diğer ebeveyn ise diğer dili kullanmalı, böylece çocuğun iki dili ayırt etmesi kolaylaştırılmalıdır. Bir ebeveyn - bil dil yaklaşımı uzmanlar tarafından en çok önerilen metot olsa da ebeveynlerin benimseyebileceği başka metotlar da mevcut. Mesela, ev içerisinde bir dil konuşulurken dışarıda yaşanılan ülkenin ana dilinin konuşulmasını ele alan “Evdeki Azınlık Dil” metodu veya günün farklı zaman dilimlerinde ya da evin farklı odalarında farklı dillerin konuşulması yaklaşımına sahip “Zaman ve Mekan” metodu da ebeveynler tarafından kullanılıyor.

Son olarak, ebeveynler çocuklarının çift dil öğrenimini kitaplarla, şarkılarla ve videolarla pekiştirmeyi ihmal etmemeli. Ancak, uzmanlar video kullanımı konusunda ebeveynleri uyarıyor. Bazı ebeveynler, sadece yabancı dilde videolar izlemenin çocuğun dil gelişimine katkı sağlayacağını düşünse de araştırmalar yüz yüze bir iletişim olmadığı takdirde yeni bir dil öğrenmenin mümkün olmadığını belirtiyor. Kuhl ve arkadaşlarının 2003’te yürüttüğü önemli bir araştırma, bebeklerin yüz yüze yapılan dil öğrenimi seanslarında üç hafta içerisinde ilerleme kaydederken video üzerinden yapılan dil eğitimi seanslarında bu hızın dramatik bir şekilde azaldığını gösteriyor. Bebeklerin dil konusundaki yeteneği hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler Patricia Kuhl’un “The Lingustic Genius of Babies” adlı TedTalk konuşmasına göz atabilir.

https://www.youtube.com/watch?v=G2XBIkHW954 

Kaynakça

  • Craick, F. M., Bialystok, E., & Freedman, M. (2010, 9 Kasım). Delaying the Onset of Alzheimer Disease. Neurology, 75(19), 1726-1729
  • FAQ: Raising Bilingual Children. Linguistic Society of America.
  • Kennedy, S. (2017). Bilingual Baby: How to Teach Your Baby Two Language. Fluent in 3 Months.
  • Klass, P. (2017). Raising a Truly Bilingual Child. NY Times.
  • Kuhl, P. K. ,Tsao, F.M. & Liu, H.M. (2003). Foreign-language experience in infancy: Effects of short-term exposure and social interaction phonetic learning.
Önceki Yazı
Çocuğunuza Tek Başına Uyumasını...
Sonraki Yazı
Çocuklarda Dijital Oyun Bağımlılığı