Çocuklara Ödül ve Ceza Verilmeli mi?

  • 31 Ağustos 2022
  • 910

Kolektif bilinç, toplumun tek bir hafızada toplanmasını ve bu hafızanın nesilden nesile aktarılmasını işaret etmektedir. Bu aktarımın aracısı ise toplumun en küçük parçası olan ailedir. İlkel olandan (avcı-toplayıcı toplumlardan) beri, yaşça görmüş geçirmiş olanın, kendinden sonra gelecek olana aktardığı her alandaki öğretisi (değerler ve gelenekler gibi), bireyi özünde her daim ''insan olmaya ve kalmaya'' itmektedir. Motto ise şudur: Topluma yararlı, iyi insanlar yetiştirmek. 

 

    Peki, hem kendine hem de çevresindekilere yarar sağlayan çocuklar yetiştirebilmek nasıl mümkün olabilir? Doğru ve iyi şeyler yaptığında ödül, yanlış ve kabul görmeyen şeyler yaptığında ceza ile mi? Bu klasikleşmiş ''eğitme'' yöntemi aslında işe yarıyor mu?

Kısaca Geçmişten Günümüze Aile Yapısı ve Çocuk Yetiştirme

 

    Tezel Şahin ve Cevher Kalburan (2007)' e göre yüzyıllar içerisinde değişen ve dönüşen toplumlarla birlikte aile yapısı da geniş olandan, çekirdek olana evrilmiştir. Bu küçülmenin yanı sıra, çocuk yetiştirme ve çocuğa karşı tutumlar da değişmiştir. Fakat modern toplumun parçası olan güncel aileler ile geçmişi ve gelenekseli ifade eden aileler arasında ortak olan ''statü arttırma'' çabaları değişmemiştir. Çok çocuğa sahip olup, onların bir yere gelişi ile statü kazanacağı inancına sahip olan aile yapısı bir süre sonra yerini; az çocuklu fakat tamamen bilgi ile donanmış, kültürlü ve meslek sahibi çocuklarla statü kazanabileceğine inanan ailelere bırakmıştır (Aydın, 2013 Aktaran Uğur, 2018). Başka bir ifade ile, her dönemde, zamanında anne-babanın yapamadıklarını yapmaları beklenen, kontrol çemberinin içerisinde olan çocuklar vardır.

Çocuklara Ödül ve Ceza Verilmeli Mi?

 

     Bolat (2016)' a göre ödül ve ceza temelinde aynı mekanizmaya bağlıdır: Kontrol. Kontrol etme mekanizmasının iki kolu olarak işlev görmektedirler ve biri olmazsa mutlaka diğeri kullanılmaktadır. Ödül, cezaya göre daha olumlu ve teşvik edici görünmektedir fakat çocuğa en zarar verici hale dönüşebilmektedir. Çünkü aslında 3 katı bir cezayı içermektedir. Örneğin, tableti elinden alınan bir çocuğu düşünelim: Bu sınavdan yüksek puan alırsan, tabletinle oynayabilirsin. 1) Yüksek puan alamadığında (beklentisi bu yönde ise), bir öğrenci olarak başarı sağlayamadığı için üzülür ve cezalandırılmış hisseder. 2) Tableti geri alamadığı için ayrı bir üzüntü hisseder, çünkü imkan vardı ama benim başarısızlığım yüzünden bu gerçekleşmedi. 3) Çocuk için aslında en önemli kısmı; ebeveynlerinin ondan beklediği şeyi yerine getiremediği için duyduğu utançtır (s.62-63). 

 

   Ödül-ceza sistemi çocuk ile ebeveyni arasında bir süre sonra psikolojik bir savaş haline dönüşmektedir. Çocuk ile ebeveyn arasındaki ilişkiyi sağlamlaştırabilecek ve aslında ödül-ceza sistemine ihtiyaç duyulmadan; çocuğun ders çalışmasında, ödev yapmasında, tabletle ''daha az'' oynamasında vb., nasıl bir yol izlenebilir bunu araştırıyor olmak ve ebeveynlerin tıkandığı durumlarda bir uzmandan yardım alıyor olması destekleyici olacaktır.

Kaynak:

Bolat, Ö. (2016). Beni Ödülle Cezalandırma (1. Baskı). İstanbul: Doğan Kitap.

Tezel Şahin, F. ve Cevher Kalburan, F. N. (2007). Türk Toplumunda Aile Çocuk İlişkilerine Genel 

 

Bir Bakış. Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi 38. ICANAS, Ankara, Türkiye, 

 

(pp.775-790).

 

https://tinyurl.com/jkmjdjd3

Uğur, S. B. (2018). Geçmişten günümüze şekillenen çocukluk algısı ve çocuk yetiştirme pratikleri. 

 

Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi , 1 (45) , 227-247 . 

 

https://dergipark.org.tr/en/pub/sufesosbil/issue/41360/474496

Önceki Yazı
Çocuklarda Görülen Uyaran Eksikliği...
Sonraki Yazı
Çocuğum Neden Yalan Söylüyor?