Çocuklarda Kaygı

  • 21 Temmuz 2022
  • 582

Okullar başladığında okula girerken ağlayan çocuklar.. yüzmeye başlayıp çok zevk almasına rağmen gitmemek için direnen çocuklar.. bir evcil hayvandan köşe bucak ağlayarak kaçan çocuklar.. gün geçtikçe modern toplumun getirileri nedeniyle yoğun kaygı yaşayan çocukları daha sık görür hale geldik. Bu açıdan bakıldığında kaygı genellikle olumsuz, sıkıntı veren, çocukları ve ebeveynlerini çaresiz hissettiren bir durum olarak gözüküyor. Ancak kaygının sağlıklı bir düzeyde olması ruh sağlığımız için, başarmak istediklerimiz adına iyi bir performans gösterebilmek için  ve tehlikeden kaçarak yaşamı devam ettirebilmemiz için gereklidir. 

Evet, bazı koşullar için kaygı gerekli ancak fazlası da zararlı olabilir dedik. Öyleyse dengeyi nasıl tutturacağız? Ebeveynler olarak çocuklarımız sınava yönelik kaygı duyup çalışsınlar isteriz ancak sınav kaygısı nedeniyle sınavda kusan bir çocuk olmasından kaçınırız. Çocuklarımızın yemekten sonra ellerini yıkamalarını beklerken, beş dakikada bir el yıkamasını istemeyiz. Yani ebeveynler olarak istediğimiz, onların sağlıklı düzeyde kaygı duyuyor olmaları..

Öncelikle her çocuğun farklı bir mizaca, karaktere, ebeveyn tutumuna ve genetik faktörlere sahip olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. Çünkü tüm bunlar kaygının oluşumunu ve düzeyini etkiliyor. Aynı zamanda ebeveyn olarak bizim kaygı halimiz bile çocuğumuzun kaygılı olmasında önemli bir etken. Kaygı bulaşıcı bir duygu. Örneğin kaydırağa tırmanan çocuğumuza sürekli “Dikkatli ol” demek onun güvende olmadığını hissetmesine ve sonucunda sürekli bir kaygı halinde olmasına sebep olabilir. Bazen de çocukların söylemek isteyip söyleyemedikleri veya hissettiklerini ifade edemedikleri zamanlar da kaygının ortaya çıkmasına neden olabilir. “Ağlama artık”, “Öfken geçene kadar odandasın” gibi cümleleri sık sık duyan çocuklar kendilerini engellenmiş hissedecektir. 

Kaygının bulaşıcı olduğunu Lawrence J. Cohen “Kaygının Karşı Yakası” adlı kitabında çok güzel bir örnekle anlatıyor. Psikoloji alanında tavuklar üzerinde yapılan bir deneyde tavuklar kendilerini tehlikede hissettikleri anda (örneğin kendilerine zarar verebilecek vahşi bir hayvan gördüklerinde) yüksek bir kaygı yaşayarak tehlikeden korunabilmek için donakalıyorlar. Yapılan deneyde kaygı yaşayan bu tavukların yaklaşık 1 dakika donup kaldığı görülüyor. Ancak başka bir tavuğun da donup kaldığını yani kaygılandığını gören tavukların kaygıdan kurtulma süreleri 5 dakika oluyor. Fakat herhangi bir kaygı yaşamayan tavuğun yanına bırakılan kaygılı tavuklar ise 3-5 saniye gibi kısa bir sürede bu kaygılarından kurtuluyorlar. Özetle kaygı bulaşıcı bir duygu. Ebeveynler olarak bizler de çocuklarımızın kaygı şiddetlerini düşürebilme ve yükseltebilme etkisine sahip oluyoruz. 

 

Ebeveynlere öneriler

-Temel güven duygusunun oluştuğu ilk zamanlardan itibaren çocuklarımızı sevgi ve güven duygusu ile büyütmeye çalışarak tutarlı ve hoşgörülü bir tutum sergilemek oldukça önemlidir. 

-Karakteristik olarak kaygı yaşamaya meyilli olan çocuklar için bazı düzenlemeler yapmak faydalı olacaktır. Örneğin yaşanacak durumlara ve değişikliklere onları önden hazırlamak, korkutucu telkin ve söylemlerden kaçınmak gerekebilir. 

-Çocuklara kaygı ve korku yaşamalarının normal olduğunu, diğer duygular gibi bu duyguların da bizim için olduğunu anlatmak faydalı olacaktır. Çocukların korku ve kaygılarını ifade etmelerine olanak tanımak onları rahatlatacaktır. 

- Cezalandırıcı, aşırı disiplinli ve başarı odaklı bir tutum yerine hoşgörülü, ilgili bir tutum sergilemek gerekir. 

-Özellikle son zamanlarda sınavlar ve başarı konusunda yüksek kaygılar duyan çocuklar için, onların potansiyellerini tanıyarak zorlamadan, sevdirerek ve kapasitelerine uygun bir performans beklemek oldukça önemlidir. 

Önceki Yazı
Avantajlı Tarafları ile Online...
Sonraki Yazı
Dezavantajlı Tarafları ile Online...