- 10 Nisan 2022
- 1270
Doğada aktif olmanın, yaratıcılığı desteklemesi, fizyolojik ve psikolojik olarak birçok olumlu katkısı olduğu birçok araştırma tarafından doğrulanmıştır. Ayrıca, insanların doğuştan gelen bir özelliği olarak doğaya karşı sempatileri vardır (Biophilia). Bu nedenle kişiler, doğada kendilerini daha dingin ve huzurlu hissederler. Bu durum çocuklar için de aynı şekildedir. Özellikle çocuklar için doğada geçirilen zaman, sadece eğlence değil, aynı zamanda bir gerekliliktir de. Hem ruhsal olarak hem de bedensel olarak doğada vakit geçirmek çocukların bir ihtiyacıdır. Bu sayede bedensel gelişimleri desteklenmiş olur. Ayrıca, doğada geçirilen zamanın stres azaltıcı etkisi de, birçok araştırmacı tarafından kanıtlanmıştır.
Doğada geçirilen zamanın çocukların yaratıcılığını desteklediği de bilinmektedir. Örneğin “loose-part theory” bu konuda birçok araştırmacının üzerinde çalıştığı bir konudur. Çocukların, sınırları çok dar ya da fazla biçimlendirilmiş ortamlarda oyunlar oynamaları onların kendilerini ifade etmelerini engelleyebilmektedir. Bu nedenle, çocukların kendilerini ifade edebilecekleri alanlar sunmak yaratıcılıkları desteklemektedir. Loose-Part Theory de bununla ilgilidir. Örneğin, yaprak, kum, çakıl taşı gibi maddeler doğadaki “Loose-Part” olarak değerlendirilebilir. Çocuklar bu maddeler ile istedikleri gibi oynayabilecekleri için ifade etmek istediklerini rahatlıkla açığa çıkarabilirler. Bu sayede de çocukların yaratıcılıkları desteklenmektedir.
Orman Okulları modeli de bu düşünce yapısı baz alınarak şekillendirilmiştir. Orman okulları ile, çocuklar doğada çok daha fazla vakit geçirebilir ve doğanın faydalarından yararlanabilirler.
Kaynak:
The Ecological World of Children, Judith H. Heerwagen and Gordon H. Orians
The New Relationship Between Children and Nature