- 19 Nisan 2022
- 639
İklim değişikliği, günümüzde ister istemez birçok tehlikeye sebep oluyor. Sebep olduğu olumsuz tablolar, son zamanlarda dünyada özellikle ülkemizde görmek istemeyeceğimiz, korktuğumuz bazı sonuçlara sebep olmuştur. Yaşanan olumsuz tablodan insanlar, bitkiler, hayvanlar kısacası bütün habitat maddi ve manevi büyük kayıplar yaşamaktadır. Yaşanan felaketler ekosisteme zarar vermekte, birçok canlı türünün sürekliliği ve canlılığı için büyük bir tehtit oluşturmaktadır.
Yaşanan olumsuz tablolardan etkilenen diğer bir tür ise insandır. İnsan yetişkin oldukça bir şeyleri daha kolay kavrayabilir, anlamlandırabilir ve hayatına devam edebilmek için gerekli gücü ve motivasyonları sağlayabilir ancak çocuklar bu konuda oldukça zayıf ve savunmasızdır. Yaşanan korkunç olayların birkaç boyutu vardır ve bu yaşantının bizler üzerinde bırakacağı etkinin kısmi bir ölçütü olabilir.
Felaketler bizi temel olarak iki yolla etkiler; maddi ve manevi. Maddi kayıp gerçekten ev, eşya, hayvan, şehir gibi bizi hem maddi hem manevi olarak etkilerken; felaketin korkusu, olası zarar ihtimali ya da başka birilerine gelecek olan hasar gibi ihtimallerle de bizi ruhsal olarak yıpratır, zayıflatır.
Felaketlerin sadece kendisi stresli ve korkutucu olmaz, aynı zamanda çocuklar evlerine ve mallarına gelen zarardan, göçten, sevdiklerini kaybetme üzüntüsünden, ebeveyn ya da bakım verenlerini stres altında görmekten, ihmal ve istismardan; sosyal ağlardaki, mahalle ya da bölgedeki hasarlardan psikoloji olarak zarar görebilirler.
Peki tüm bunları yaşadık ve engel olamadık. Bundan sonra ne yapılabilir?
1. Hepsinden önce ebeveynin kendi ruhsal dengesini kurması gerekir. Felaketin şiddetine göre bu toparlanma süreci değişkenlik gösterebilir ancak, kişinin minumum düzeyde sakin olması, mümkün olduğu kadar kendi duygu ve düşüncelerini başkasına açması, sakin olması yolundaki engelleri ağır ağır da olsa aşma konusunda çaba göstermesi gereklidir.
2. Kriz anlarında ebeveynler bazen farkında olarak, bazen farkında olmadan olumsuz tutumlar sergileyebilirler. Burada önemli olan nokta ne yaşanırsa yaşansın çocuğa yalnız olmadığını, her zaman güvende olacağını, bu olayda ya da bu olaydan bağımsız birlikte olunacağı mesajı verilmelidir.
3. Birçok olumsuz yaşantısal olayda olduğu gibi, felaket durumlarında da çocuklara karşı dürüst olmak çok önemlidir. Aileler, olumsuz olayları çocuklardan saklamanın doğru olduğunu; çocuk ne kadar az maruz kalırsa, o kadar iyi olacağını düşünür ancak bu pek doğru olan bir bakış açısı değildir. Çünkü bizler ne kadar gizlemeye çalışsak da, olumsuzluğu önce kendimiz yaşarız ve çocuklar bunu hisseder. Her detayın paylaşılması kadar ince bir aktarım yapılmak zorunda değiliz elbet ancak; en azından yaşanan olumsuz bir durumdan çocuklar mutlaka haberdar olmalıdır.
4. Bir önceki maddeye çok benzeyen ancak zamansal sıralama konusunda ayrışan diğer bir konu ise ‘’ne zaman biteceği/ düzeleceği / yoluna gireceği’’ konusudur. Az önce altını çizdiğimiz gibi bu konuda da esas alınması gereken temel nokta ‘dürüstlüktür’. Bunun cevabını bilmiyor olabilirsiniz, zaman alabilir. Ancak cevabı çarpıtmadan çocuğa aktarmak, aranızdaki güven bağı için çok büyük önem arz eder.
5. Tüm bu olumsuzluklar yaşanırken, elbet hayatlarımızda tutunacağımız olumlu şeyler olacaktır. O an bizim için çok küçük bile olsa, bazen küçük güzel bir detay yüzümüzü güldürebilir, bizi iyi hissettirebilir. Kötü şeylerin geride kalması, hala birlikte olabilmek ve süreçte yaşanan bazı olumlu gelişmeler iyi hissetmemiz için yeterli olabilir.
6. Çocuklar için hayattaki en önemli şey tartışmasız ‘oyun’dur. Çocuklar yaşadıklarını ve hissettiklerini doğrudan ifade edemeyebilir ancak resim, oyun, oyuncak gibi araçlarla olumsuz duygularını, yaşadıklarını bizlere daha kolay aktarabilirler. Çocuklar, kendilerini etkileyen süreçleri bazı oyunlarda veya çizimlerde defalarca tekrarlayarak geride bırakmak isteyebilirler. Bu tarz oyunlar çocukların oyunları anlamasına, işlemesine imkan sağlar.
7. Eğer çocuğunuz tüm bu sürecin ardından olumsuz duygular yaşamaya devam ediyorsa, duygularını, hareketlerini düzenlemekte zorluk çekiyorsa, günlük aktivitelerinde problem yaşıyorsa, davranışlarında bazı gerilemeler mevcutsa (tırnak yeme, yalnız uyuyamama gibi) mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına danışılması tavsiye edilir.
Herkese sağlıklı günler dilerim!
Psikolog Feyzan Varol
Referanslar;
https://files.eric.ed.gov/fulltext/EJ1101425.pdf
https://www.unicef.org/topics/natural-disasters
https://www.psychologytoday.com/us/articles/200201/getting-past-the-trauma
Bir Çocuğun Gözünden Travma- Peter Levine & Maggie Kline.
The Trauma and Attachment-Aware Classroom- Rebecca Brooks