- 28 Mart 2022
- 1266
Kadın biyolojik cinsiyeti özelinde, kadınsılığına ilk adım atışını menstrüasyon döngüsüne girişi ile gerçekleştirirken, kendini aynı zamanda çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecinin ara kapısında bulur. Bu ara kapıda yaşananlar ergenlik olarak tanımlanabilir. Bu, onun fiziksel olarak ilk büyük dönüşümü iken, psikolojik ve sosyal gelişimi de aynı zamanda etkileniyor olacaktır. Bu dönüşümü erkek de aynı gelişim alanlarında deneyimlemektedir. Fakat erkekten farklı olarak ikinci ve sancılı bir dönüşüm daha kadını beklemektedir. Bu defa, belki de onu bir nevi yeniden doğuşa hazırlayan, bedeninden dünyaya kazandırdığı yeni bir canlı olacaktır. Bu yeni kimlik kazanımının adı annelik, sancılı sürecin adı ise gebeliktir. Peki bu süreç gebe anneyi psikolojik açıdan nasıl etkilemektedir? Ve dolaylı olarak gebelik dönemi psikolojik sağlık, aslında bebeğin anne ile sağlıklı bir ilişki geliştirmesinde kilit rol oynayan bağlanma sürecini nasıl etkilemektedir?
Gebe Kadın Olmak: Yeniden Doğmaya Hazırlanmak
Aşk. Vücutta yarattığı değişimleri ile yükselen nabız, terleyen eller ve midede uçuşan kelebekler... Bu belirtileri ile aşkın hormonlar aracılığıyla gözle görülen değişimler yarattığı ifade edilir. Buna duygusal tepkiler de eklenince aşık olunan kişi dünya' nın merkezine alınır. Artık bir aşık, bir de aşık olunan taraf vardır. Fakat bu aşkın halleri de gelişen tutku ve bağlılık ile derecelere ayrılmaktadır. Öyle ki, her aşama aşıkları, adeta bir öncekiden daha kuvvetli bir duygu yoğunluğuna ve bağlılığa taşımaktadır. Gebe kadının süreci de aşk' ın hallerini anımsatmaktadır. Doğum ve kadın sağlığı alanındaki uzmanlar ise gebenin fiziksel ve psikolojik değişimleri açısından bunu üç döneme ayırmaktadır:
1. trimester (uyum dönemi): ilk üç ay annenin duyguları gebeliği kabul edip etmemesine göre değişerek gebeliğin ilk haftalarında belirsizlik ile ambivalan duygular ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde; bulantı, kusma, yorgunluk, uykuya yönelim ve genel fiziksel rahatsızlıklar yaşanmaktadır.
2. trimester (denge dönemi): Fetüsün ultrasonografide görüntülenmesi, kalp atımların duyulması,
cinsiyetin öğrenilmesi bu dönemin en önemli olaylarındandır. Gebelikte fiziksel değişikliklere uyum sağlandığı bu dönemde bulantı, kusma ve yorgunluk azalmakta, pelvik konjesyon artmaktadır. Kadın artık gebe olduğunu ve hayatına getireceği değişiklikleri benimsemektedir.
3. trimester (bitkinlik dönemi): Son trimester ise fiziksel sıkıntılar uterusun büyümesi ile tekrar ortaya çıkabilmektedir. Kadının gebeliğe karşı tutumunu beden imajındaki değişiklikler etkilemekte, duygusal bağımlılık ve destek arayışları artmakta, kadın daha duyarlı hale gelmekte ve doğum korkusu başlamaktadır (Kuğu ve Akyüz, 2001; Koyun ve ark., 2011; Taşkın, 2016 Akt. Süslüoğlu, 2019: 1). Gebe kadın kendini bebekten önce ve bebekten sonra olacak şekilde yenilemektedir ve aşama aşama bebeğine olan bağlılığı da şekillenmektedir.
Gebelikte Bebeğe Bağlanma Süreci
İnsanın gelişimi, döllenmeden yaşamın son bulduğu döneme kadar devam eden bir yoldur. Dolayısıyla bebek ile anne arasındaki ilişkinin gelişimini yani bağlanma sürecini ele alırken, iletişimin başlangıcı doğum ile değil annenin gebelik süreci ile paralel ilerlemektedir. Doğum sonrası bağlanma sürecinin köklerini oluşturan bu aşama prenatal bağlanma şeklinde adlandırılmaktadır. Prenatal bağlanma, gebenin bebeği imajine ederek geliştirdiği duygusal bağ olarak kabul edilmektedir. Psikanalitik temele dayanan bir grup araştırmacı da bu dönemi gebenin psişik enerjisini fetüse aktardığı bir süreç olarak değerlendirmektedir (Çıldır, 2015 Aktaran Devam ve Cantez 2020: 438). Yine Muller (1993)' a göre ise kendi çalışmasında gebelikteki sürecin bağlanmaya etkisinin % 17 oranında olduğunu belirtmektedir (Aktaran Devam ve Cantez 2020: 438).
0-2 yaş sürecinde gelişen anne-bebek bağlanma stilleri için, bebek doğmadan önce annenin bebeğe olan ilgisi, duygu aktarımı, onu imgeleme hali doğacak bebeğine yatırımıdır. Fakat duygusal yatırımın ve aktarımın gerçekleştiği gebelik döneminde annenin psikolojik sağlığı bağlanma üzerinde önemli bir rol oynamaktadır.
Gebelikte Psikolojik Sağlık – Bağlanma Sürecine Etkileri
Değişen beden yapısı, edinilen yeni kimlik ve yaşam alanında artan sorumluluklar. Gebe bir kadın için anneliğe atılan ilk adımlar, karnındayken başlamaktadır. Bu dönüşüme hazırlık için de psikolojik iyi oluş hali gebenin avantajı olacaktır. Fakat iyi oluş halini önemli derecede etkileyen psikolojik rahatsızlardan biri de depresyondur. Gebelik depresyonu fetüsü ve annenin iyilik halini olumsuz etkilemesi ve postpartum depresyona zemin hazırlaması nedeniyle üzerinde önemle durulması ve erken tanı koyulup tedavi edilmesi gereken bir sorundur (Sevindik, 2005; Ocaktan, Çalışkan, Öncü, Özdemir ve Köse, 2005 Akt. Çalık ve Aktaş, 2011: 143).
Gebelik sürecinde yaşanan anksiyete, depresyon ve stres düzeylerinin doğum öncesi bağlanma sürecine etkisini inceleyen kapsamlı bir araştırmada çarpıcı sonuçlar elde edilmiştir: 1. trimester gebelerde prenatal distres düzeyi arttıkça doğum öncesi bebeğe bağlanma düzeyi de artmakta; 3. trimesterde depresyon düzeyi arttıkça doğum öncesi bağlanma azalmakta, gebelik sürecinde anksiyete düzeyi arttıkça doğum öncesi bağlanma da artmaktadır (Tunçel ve Süt, 2019: 15).
Gebelik sürecinde, gebenin psikolojik sağlığını ve dolaylı olarak da bebeği ile olan ilişkisini etkileyen psikolojik rahatsızlıklar kendi aralarında bile (anksiyete ve depresyon gibi) bağlanma süreçlerine farklı düzeylerde etki etmektedir. Bu da aslında psikolojik rahatsızlıklar sınırında değil ama, belli bir düzeyde görülen kaygı ve anneliğe hazırlıkta oluşan stresin bebeğe olan ilgi ve bakımı da olumlu yönde etkileyebileceği yönünde bir çıkarım yapmayı mümkün kılmaktadır.
Kaynak:
Çalık, K. Y. ve Aktaş, S. (2011). Gebelikte depresyon: sıklık, risk faktörleri ve tedavisi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar - Current Approaches in Psychiatry, 3 (1), 142-162.
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/115127
Devam, H. ve Cantez, K. E. (2020). Gebelerde doğum öncesi bağlanma biçiminin ruhsal belirtiler ile olan ilişkisi. Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, (105), 436-460.
Süslüoğlu, B. (2019). İlk kez gebelik yaşayan gebelerde gebelik deneyiminin annelik rolü ve gebeliğin kabulüne etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi, Sivas.
Tunçel, N. T. ve Süt, H. K. (2019). Gebelikte yaşanan anksiyete, depresyon ve prenatal distres düzeyinin doğum öncesi bebeğe bağlanmaya etkisi. Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi, 16 (1), 9-17.
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/931888