- 27 Nisan 2022
- 984
Birey okul ile sosyalliği, kendini ve diğerlerini fark etmeyi, sınırlarını bilmeyi ve empati kurmayı öğreniyorsa da, temel değerlerin kazanıldığı ve toplumdaki konumunu belirlemeye destek olan ilk okul, aile evidir. Bu okulda birey biyolojik cinsiyetini ve karşı cinsiyeti, sahip olduğu cinsiyet doğrultusunda da toplumsal cinsiyet rollerini öğrenmektedir. Can (2013)' a göre kadına yönelik şiddetin temelleri cinsiyet ayrımcılığı ile atılmaktadır ve erkek ve kız çocuğu arasında eşitliğe aykırı tutumların varlığı ileride oluşabilecek problemlere de zemin hazırlamaktadır. Peki ebeveynler farkında olmadan kız çocuklarına karşı cinsiyetçi yaklaşımları ile büyük resimde aslında bu ayrımcılığın toplumsal açıdan da büyümesine destek oluyor olabilirler mi?
Toplumsal Cinsiyet Rollerinin Kazanım Süreci
Ebeveynlerin ev içindeki rollerinden, sorumluluk aldıkları görevlere kadar geniş bir yelpazede incelendiğinde cinsiyete özgü roller çocuğun gözlemleri ile kendi davranışlarında kalıplaşmaya başlamaktadır. Gelişim süreçlerine bakıldığında, 2 yaşındaki çocuklar belli görev ve durumları erkek ve kadın cinsiyle birleştirmeye başlamaktadır. Mesela yemek yapmak, ev temizlemek kadınla, arabalar ve aletler erkekle eşleştirilmektedir. Çocuklar 3-4 yaşından itibaren kalıp yargısal olarak meslekleri, oyuncakları ve etkinlikleri cinsiyete göre algılamakta, 5 yaştan itibaren ise belli karakter özelliklerini erkeksi ve kadınsı olarak tanımlamaya başlamaktadırlar. Bu süreç 8-9 yaşında tamamlanmakta ve toplumsal cinsiyet rollerine dair bilgi tam olarak gelişmiş olmaktadır (Ruble ve Martin, 1998; Signorella, Bigler ve Liben, 1993; Martin, 1993; akt. Kılıç, Beyazova, Akbaş, Zara ve Serhatlı, 2014: 128).
Kız Çocuğa Sahip Ebeveynlerde Cinsiyetçi Yaklaşımlar
Farklı sosyo-demografik ve kültürel alt yapıya sahip ebeveynler ile yapılan, çocuk yetiştirmede cinsiyet rollerinin etkililiği ve aktarımının incelendiği bir araştırmaya göre kız çocuk ve erkek çocuk yetiştirirken 3 temel farklılığın göze çarptığından bahsedilmektedir:
1) Sorumluluk – Özgüven: Kız çocuklarının sorumluluk alanları ile erkek çocuklarının sorumluluk alanları karşılaştırıldığında, kız çocuklarının geniş bir yelpazede (ev işlerinden, okul başarısına, bedenlerinin sorumluluğuna kadar) sorumluluğa sahip olduğu, erkek çocuklarının ise daha özgüvenli bir kişiliğe sahip olması için tuttuğunu koparan bir yapıda olması beklendiği yönündedir.
2) Gözetim – Serbestlik: Kız çocuklarının üstünde hiç bitmeyen bir gözetim halinin yanı sıra erkek çocuklarında bunun, yine özgüvenli olması ile ilişkili olarak yaş ilerledikçe azaldığı gözlemlenmektedir.
3) Namus : Ebeveynlerin çocuklarına yönelik kaygı ve beklentilerinin temelini bu kavram oluşturmaktadır. Bu beklentiden en katı biçimde nasibini alan da kız çocukları olmaktadır. Çünkü “namus bir kere ele geçiyor”; “kızın adı çıkıyor, oğlan çapkın oluyor” ve anne babalar kızlarının “namusu için” varoluyor (Kılıç, 2013: 10-11).
Kaynak:
Can, Y. (2013). Kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet temelleri: Niğde örneği. Zeitschrift für die Welt der Türken/Journal of World of Turks, 5 (1), 203-216.
https://www.dieweltdertuerken.org/admin/files/issues/426-1940-1-PB.pdf
Kılıç, A. Z. (2013). Ebeveynlerin toplumsal cinsiyet algısı ve çocuk yetiştirmeye etkisi (Araştırma Raporu). İstanbul Bilgi Üniversitesi, Çocuk Çalışmaları.
Kılıç, A. Z., Beyazova, A., Akbaş, H. M. , Zara, A. ve Serhatlı, İ. (2014). Okul çağı çocuklarının toplumsal cinsiyet algıları: gündelik yaşam örnekleriyle cinsiyetçiliğin benimsenme durumuna ve esneyebilme olasılığına dair bir araştırma. Sosyoloji Araştırmaları Dergisi , 17 (2) , 121-151.