- 31 Ağustos 2022
- 1262
Üzerimize hızla gelen heybetli bir köpeği düşünelim. Ne hissederiz? Vücudumuzda ne duyumsarız? Kalbin hızla atışı, ellerin ve bacakların titremesi, kafadan aşağı dökülen kaynar su hissi... Bu reaksiyonlar, somut olan bir tehlikeye karşı verilmesi beklenen tepkilerdir. Bu tepkilerde hissedilen duygu ise korkudur. Kaygı ise bu köpeğin hayalidir, yani hayali bir tehlikeyi anlatmaktadır. Kaygı, gelecekte kötü şeyler olabilecek (ya olursa) korkusu ile verilen fiziksel ve psikolojik tepkileri ifade etmektedir. Belli bir düzey görülen kaygı sağlıklı, hatta harekete geçirici bir yanı da mevcuttur. Korkuya göre daha uzun sürmekte ve eğer kontrolsüz bir biçimde artıyor ise kendini çeşitli psikolojik bozukluklarda ortaya çıkartmaktadır.
Çocuklarda Kaygının Yeri
Kaygı, yetişkinlerde ve çocuklarda olmak üzere ayrı incelenmesi gereken psikolojik bir yapıdır çünkü tanımlanışı genel olanı ifade ediyor olsa da, gelişim düzeyine göre kaygının da türlerine göre farklılaştığı bir alan mevcuttur. Erken çocukluk dönemi olarak ifade edilebilecek olan 0-6 yaş arasında kaygı ile daha çok fobiler, ayrılma kaygısı ve sosyal kaygı bozukluğu gibi türleri aracılığıyla ile karşılaşılmaktadır (Şahin ve Seven, 2020). Bu ayrıma ihtiyaç duyulmasının temel sebebi ise ''önleyici'' mekanizmayı harekete geçirmektir. Çocuklukta gözlemlenen bu kaygı türleri, yetişkinlikte oluşabilecek risklerin habericisi konumundadır ve bu risklerin önüne geçebilmek için sorunu iyi tanımlıyor olmak çözümü için kritik bir önem taşımaktadır. Bu kaygı bozuklukları içerisinde yerini alan, fakat ilk izlenimde tek başına bir dil ve konuşma bozukluğu şeklinde algılanabilen seçici konuşmazlığın (mutizm) altında işte bu psikolojik temel vardır. Peki bu bozukluk kendini nasıl göstermektedir? Bir uzmana başvurmanın gerekliliği nasıl anlaşılabilir?
Seçici Konuşmazlık (Mutizm) Tanısı
DSM-V’te seçici mutizm ‘’selective mutism’’ genellikle ‘’İlk Kez Bebeklik, Çocukluk veya Ergenlik Döneminde Tanısı Konan Bozukluklar’’ bölümünden çıkarılmıştır ve ‘’Anksiyete Bozuklukları’’ bölümüne geçirilmiştir (Gültekin, 2018: 4).
Tanı kriteleri ise şunlardır;
- Başka durumlarda konuşuyor olmasına rağmen, okul gibi toplumsal alanı kapsayan yerlerde, sürekli olarak, konuşamama
- Bu durumun, eğitimde ya da işle ilgili başarıyı engeller hale gelmesi ya da toplumsal iletişimi bozması
- Bozukluktan bahsedebilmek için en az 1 ay sürmesi
- Konuşamama halinin, dili bilmiyor olma ya da o dili rahat konuşamıyor olma ile bir ilgisinin olmaması
- Ve bu bozukluğun, başka bir bozukluk ile ilişkili olmaması (otizm, şizofreni ve psikoz gibi)
(DSM-5, 2014).
Kaynak:
Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı
(DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı' ndan, çev. Köroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara,
2014.
Gültekin, A. (2018). Psikiyatri Hastalarının Manevi İyilik Düzeyleri ile Tedaviye Uyumları
Arasındaki İlişki. (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). İnönü Üniversitesi/Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Malatya.
Şahin, Ö. Ü. H. ve Seven, S. (2020). Erken çocuklukta kaygı. İçinde H. Uzun (Ed.), Recent
advances in education and sport researches (s. 9-19). Gece Kitaplığı.